Kırım Türklüğünün Var Oluş Mücadelesi

11 Mart 2014

Kırım Türklüğü yaklaşık bir aydır var olma mücadelesinin içinde.

Malumunuz olduğu üzere Kırım Yarımadası Ukrayna’ya bağlı bir özerk cumhuriyetti. Kırım Türkleri en son 18 Mayıs 1944 yılında maruz kaldıkları top yekûn sürgünden sonra 1988 yılında Moskova’da yaptıkları gösteriler neticesinde büyük gayretlerle ve inanılmaz bir mücadeleyle vatanlarına yeni yeni dönebilmişlerdi.

Kırım Türkleri 1768 den sonra uygulanan baskılar, Hristiyanlaştırma faaliyetleri, suni açlıklar ve benzeri sebepli sürgünler sonucunda, nüfuslarının çok büyük bir kısmını Türkiye başta olmak üzere Romanya, Bulgaristan ve dünyanın diğer ülkelerine göçmen vermiştir.

Kırım Türkleri, 18 Mayıs 1944’de Stalin Kasabının emriyle bir gece yarısı vatanlarından çıkarıldılar. Bu 20.yy’ın yüz karası katliamda nüfuslarının neredeyse yarısını kaybettiler. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dört bir yanına dağıtıldılar. Bir araya gelmeleri yasaklandı. Vatan haini ilan edildiler. Horlandılar.

Büyük bir mücadele verdiler. Sürgünler, hapisler, çalışma kampları, ölüm ve korku günleri.

Mücadele ettiler. Var oldular…

Sovyetler Birliği’ndeki nüfusları 450 000 olan Kırım Türkünün yaklaşık 300 000’i Turan Yazgan Ödüllü, meşhur milli kahramanları Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun yolbaşçılığında vatanlarına dönebildiler. Maalesef 150 000 civarında Kırım Türk’ü hâlen Orta Asya’nın dört bir yanındaki sürgün yerlerinden dönmeyi başaramadılar.

Turan Yazgan Ödüllü, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu mücadelesini şöyle özetliyordu:

“Ömrümün sonuna kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile mücadele edeceğime yemin etmiştim. Fakat SSCB’in ömrü vefa etmedi.”

Bu günlerde Neşe Sarısoy Karatay ve Zafer Karatay’ın çektiği Kırımoğlu Belgeseli TRT de tekrar ediliyor. Seyretsinler. Demokrasi, özgürlük ve vatan mücadelesi nasıl yapılırmış, can nasıl hiçe sayılırmış, bir fikirleri olur. Bir ufacık adamın sahip olduğu, parayla satın alınamayacak vatan ve millet değerlerini öğrenirler.

1988 de SSCB ye karşı ilk ateşi onlar yaktı. Günlerce Moskova kızıl meydanını işgal ettiler. Tek istekleri vardı vatan Kırım’a dönebilmek.

Bundan sonra peyderpey çok zor imkânlarla dönebildiler vatanları Kırım’a. İlk dönenler büyük bir fakr u zaruret için de tutundular vatan toprağına. Kendilerini topraklarından çıkarmak isteyen güçlere karşı cansiperane bir demokrasi ve insan hakları savaşı verdiler.

Kırım Yarımadası’nın Ukrayna’ya bağlı bir özerk cumhuriyet olduğunu söylemiştim. Ukrayna, 2004 yılındaki Turuncu Devrim sonrasında başlayan 2013 ün son günlerinde daha da gerginleşen olaylara sahne oldu. Ukrayna Avrupa Birliği ve Batılılaşma mücadelesine girişti. Bunun karşısındaki en önemli engel ise Rusya yanlısı Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç ve Rus yoğun nüfuslu Ukrayna’nın doğu bölgeleriydi.

Kırım Türkleri bu olaylarda önce Ukrayna’nın Başkenti Kiev’de 2013’te başlayan Euromaidan (Avrupa Meydanı) protestolarına destek verdiler. Tam Ukrayna kurtuldu derken, Rusya Federasyonu bu yangında Kırım’a gözünü dikti. İçinde zaten Kırım Türklerinin hiçbir temsilcisi olmayan Kırım Parlamentosu bağımsızlık kararı vermeye kalktı. Kırım Türkleri 5 Mart’ta Kırım Parlamentosu önünde etten bir duvar oldular. Bunun üzerine 6 Mart sabahı önce parlamento binası sonra hava alanı Rus komandoları tarafından işgal edildi. Kırım Parlamentosu, silahların gölgesinde “referandum” kararı aldı.

Ardından Rusya Parlamentosunun alt kanadı Duma ve parlamentonun üst kanadı, Kırım’a askerî müdahale kararı aldı. Bu kararın ardından Kırım Parlamentosu silahların gölgesinde Kırım’ın 1992 anayasasına geri dönüş ve bağımsızlığı 16 Mart 2014 de oylama kararı aldı.

Kırım Türklüğü Kırım’da, Ankara’da, İstanbul’da, Türkiye’nin dört yanında Avrupa’nın birçok başkentinde ve ABD de bu oldubittileri protesto ediyor. Talepleri çok açık:

  • Kırımdaki huzur ve barışın bozulmasını,
  • Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün bozulmasını,
  • Rusya Federasyonu’nun Kırım’ı işgal etmesini,
  • Kırım Türklerinin varlıklarının hiçe sayılmasını,
  • Uluslararası usul ve temayüllere aykırı olarak, üzerine silahların gölgesi düşmüş, gayri demokratik, yangından mal kaçırırcasına yapılmaya çalışan referandumu protesto ediyorlar. 
  • Kırım Türklerinin öz vatanlarına dönüşlerinin hızlandırılmasını, insanca yaşama ve temsil edilme haklarının verilmesini talep ediyorlar. 
  • Kırım Türklerinin temsil organının Kırım Tatar Milli Meclisi olduğunu ve Türkiye’de yaşayan Kırım Türklerinin soydaşlarının arkasında olduğunu bir kez daha kamuoyuna deklare ediyorlar. 
  • Bütün uluslararası kuruluşları, siyasi kurumları ve devletleri hukukumuzun korunması konusunda göreve davet ediyorlar. 
  • Türk Dünyasını yardıma çağırıyorlar. 

“Türk devletinin zaafı dünya Türklüğünün zaafıdır; Türklük kan ağlarsa İslam kan kusar.” diyorlar.

Makale Yazarı: Doç. Dr. Kutluk Kağan Sümer

Etiket:

Kategori: Genel

Comments are closed.